Schedule a Visit

Nulla vehicula fermentum nulla, a lobortis nisl vestibulum vel. Phasellus eget velit at.

Call us:
1-800-123-4567

Send an email:
monica.wayne@example.com

Çocuk Danışmanlığı Nedir?

2 sene önce · ·Çocuk Danışmanlığı Nedir? için yorumlar kapalı

Çocuk Danışmanlığı Nedir?

Çocuk zihni bir yetişkinin zihninden çok farklı şekilde işlemektedir, çocukluk döneminde çocuk büyütülürken bilinçsizce yapılan sağlıklı bir yöntem gibi görünen sağlıksız yöntemler çocuğun bireysel gelişiminde büyük bir hasar bırakabilir. Çocukluk dönemindeki zihinsel, duygusal, sosyal gelişimin hızlı bir şekilde devam etmesi bu dönemde ortaya çıkan sorunlara dikkatli ve hızlı bir şekilde müdahale edilmesi gerektiğini göstermektedir, çocuk danışmanlığı bu noktada olaya dahil olmaktadır.
Çocuk danışmanlığı çocukluk döneminde ortaya çıkan sorunların gelişimsel süreçte tıkanıklık oluşturmaması, yetişkinlikte tıkanıklığın belirtilerinin gözlemlenmemesi ve gelişimin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için bu tıkanıklığı önlemeyi ve tıkanıklığın ortaya çıkardığı sorunu önlemeyi amaçlar. Bunun dışında ailelerin de bu sürece sağlıklı bir şekilde katılımı önem arz etmektedir bu noktada aileye çocuğun gelişim dönemine uygun şekilde sağlıklı iletişim yolları, çatışma yaşanan durumlarda uygun davranış şekilleri şeklinde talimat verilmektedir.

Çocuk Psikolojisinde Çocuk Danışmanlığının Yeri

Her gün yeni deneyimler kazanarak hayatına devam eden, kazandıkları deneyimler sayesinde duygusal ve davranışsal olarak değişime uğrayan çocukların, bu dönemlerde psikolojileri de sürekli değişime uğramaktadır. Bu yeni deneyimleri kazandıkları dönemlerde çocukların sosyal ve duygusal açıdan esnekliğe sahip olabilmesi, yaşının getirdiği gelişimsel gereklilikleri yerine getirebilmesi, yaşadığı problemlerin yaşına ve gelişimine uygun şekilde üstesinden gelmesi ve sosyal çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurması beklenmektedir. Çocuklar psikolojileri değişime uğrarken yaşadıkları problemleri ve problemin yarattığı duygusal ve davranışsal sorunların farkında olmazlar, bu ortaya çıkan sorunların ihtiyaçlarını da sosyal çevrelerine iletirken problem yaşayabilirler. Bunun sebebi de çocuğun yaşadığı sorundan haberi olmaması ve buna bağlı olarak ilettiği bilgilerin doğruluğunu bilmemesi ve bilgileri iletmenin sağlıklı yolunu bulamama, buna göre davranamamasıdır.
Yapılan araştırmalara göre çocukların değişime maruz kaldığı bu dönem yani çocukluk döneminin olumlu veya olumsuz etkileri yetişkinlik yaşantısına kadar uzanan oldukça ciddiye alınması gerekilen önemli bir dönemdir bunun sebebi araştırmacılara göre çocukluk döneminde gözlemlenen ve öğrenilen bilgi birikimlerinin yetişkinlik yaşantısında, karakteristik özelliklerini, sosyal çevresine adaptasyonunu, öz güvenini, öz şefkatini, öz saygısını ve benlik bilinci gibi kişiliğini oluşturacak etmenleri büyük ölçüde belirlediğini göstermesidir.

Çocuk danışmanlığı neden önemlidir?

Çocukların dünyayı algılama biçimleri ile yetişkinlerin dünyayı algılama biçimleri ve ona göre davranma şekilleri arasında farklılıklar vardır, yetişkinler için kolay ve üstesinden gelinebilir olan konular çocuklar için içinden çıkamayacak kadar dehşet verici bir durum olabilir. Çocuklar ne konuda yardım istediklerini ve neye ihtiyaç duyduklarını anlatmakta daha az kapsamlı bir yapıya sahip oldukları için bu durumda yeterli desteği ve gerekli çözüme ulaşmayan çocuklarda birtakım sorunlar gözlemlenebilir.
Çocuk danışmanlığı bu noktada çocuğun yaşına uygun iletişimi, oyunlarla, oyuncaklarla, resimlerle ve hikayelerle kurarak çocuğun ihtiyacı olan karmaşık duygulardan kurtulmayı, yaşadığı probleme uygun başa çıkma stratejilerini öğretmeyi, duygu ve davranışlarındaki farkındalığı arttırarak kendini sağlıklı yolla ifade etmesini sağlamayı ve uzun vadede yaşam kalitesini arttırmayı hedefler.

Çocuklarda Terk Edilme Korkusu

2 sene önce · ·Çocuklarda Terk Edilme Korkusu için yorumlar kapalı

Çocuklarda Terk Edilme Korkusu

Terk edilme korkusu, ayrılmayla ilgili gelişimsel olarak verilen davranışsal tepkileri ifade eder ve çocuklar arasında en sık rastlanan ruhsal bozukluklar arasındadır. Belli bir düzeyde bir miktar kaygı çocukluk döneminde gelişimin normal bir parç2ası olarak görülür ve beklenen bir durumdur bu da psikolojik bir duruma dönüşüp dönüşmediğini belirlemeyi zorlaştırır. Yaş ilerledikçe kaygı devam ettiği zaman sosyal çevre ile iletişim ve öğrenmede güçlük gibi günlük verimliliği azaltan, gelişimsel düzeni sekteye uğratacak bir bozukluğa dönüşür. Terk edilme korkusuna erken müdahale edilmez ise yetişkinlikte farklı bozukluklar oluşmasına ve sağlıksız karakteristik davranışlar, sosyal çevre ile olumsuz iletişim kurma becerileri ve verimsiz akademik duruma sebep olabilmektedir.

Çocuklarda Terk Edilme Korkusu Belirtileri

Çocuklarda terk edilme korkusu sıklıkla bildirilen semptomlar, bir ortamda yetişkinsiz kalmakta kaçınma, ayrılık ile ilgili bir konuda ayrılığın gerçekleşeceğini düşünerek verilen yoğun duygusal tepkiler, ayrılmaktan kaçındığı kişiyle alakalı ayrılmanın gerçekleşeceği yoğun düşünce durumları ve buna yönelik davranışsal durumlar, ayrılma durumunda bakım verene yapışma ve ağlama, ayrılığın söz konusu olacağı ortamlardan kaçınma, evden uzakta kalacağı etkinliklere katılmakta zorluk, evin dışında uyumakta zorluk, bakım verenin yanında olmadığı etkinliklere katılmada isteksizlik, ayrılığın gerçekleştiği durumlarda ağlama krizlerine girme ve bunlara ek olarak kusma, karın ağrısı, ateş, titreme ve baş ağrısı gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkmaktadır.

Terk Edilme Korkusu Azaltmaya Yönelik Öneriler

Çocuklar, Çocukluk döneminde terk edilme duygusunu kavrayıp anlamlandırabilmek ve buna yönelik başa çıkma stratejileri oluşturmak için uygun bir yapıya sahip değillerdir. Bu durum onları sağlıklı olmayan bilinçsiz başa çıkma stratejilerine iter. Böyle durumlarda:

  • Çocukları yetişkin birinin zihnine sahipmiş gibi düşünüp şaka yoluyla bırakılıp gidileceği yönünde cümleler kurulmamalıdır
  • Belirsizlikten kaçınılmalı ve çocuğun içinde olduğu durumlarda o durum ile ilgili basit bir dille anlaşılır bir şekilde bilgi vermeye çalışılmalı. Örneğin nereye gittiğiniz ve ne zaman geleceğiniz.
  • Çocuğun yüz ifadelerini göreceği, ses tonunu anlayabileceği, dilediği zaman ve kolayca fiziksel temasta bulunabileceği bir konumda iletişim kurulmalıdır.

Çocuklarda Terk Edilme Korkusunda Oyun Terapinin Önemi Nedir?

Çocukların dili oyundur, oyun sayesinde duygusal, sosyal ve davranışsal olarak sağlıklı bir şekilde gelişim süreçlerini tamamlayabilirler. Zihinsel olarak bir yetişkininkinden farklı bir zihinsel yapıya sahip oldukları için hayal güçlerini sınırsız kullandıkları bir ortamda olmak içsel sıkıntılarını daha kolay açığa çıkarmalarını sağlayacaktır bu aşamada oyun terapisi işin içine girmektedir.
Oyun terapisinde sembolik oyuncaklar vardır, bu sembolik oyuncaklar çocuğun kendisinin anlam yüklediği oyuncaklardır. Terapist oyuncaklar sayesinde çocuğun yaşadığı içsel sorunları ortaya çıkarır ve bu problemi oyun odasında güvenli bir ortamda analiz eder. Çocuk hayal dünyasını özgürce aktarabildiği bir ortamda olduğu için terapist çocuk için sağlıklı kişilerarası süreci, psikolojik esnekliği vb. durumları oluşturur ve oyunun gücünden yararlanıp dış dünyayla çocuğun arasındaki bağı kurar.

Ergen Psikolojisi

3 sene önce · ·Ergen Psikolojisi için yorumlar kapalı

Ergen Psikolojisi

Ergen Kime Denir?

Biyolojik, psikolojik ve sosyal bakımdan gelişen, çocukluktan yetişkinliğe doğru değişim gösteren kişiye ‘ergen’ denir. Kızlar genelde 10-12, erkeklerde ise 11-13 yaşlarında ergenlik döneminin başladığını söyleyebiliriz.

Ergen Psikolojisi Nasıl Olur?

Ergenlik sürecine girmiş olan ergenin öncelikle bedensel ve hormonal düzeylerinde farklılıklar yaşanır. Bu farklılıklar ergen için yeni ve alışılmadık durumlar olduğundan dolayı zorluk yaşanması muhtemeldir. Ergen hem kendindeki değişimlere alışmaya çalışmakta hem de etkilerini hissetmekte ve bunlarla mücadele etmektedir. Hormonların değişmesi ile beraber ergende asabiyet, öfke, inatlaşma, utanç, gibi olumsuz duygular hissedilebilir. Bunlar ergen için normal kabul edilen hisler olmakla birlikte cesaret, heyecan, merak, düş kurma, fevrilik gibi duygu ve davranışlar da gözlemlenebilir. Ergenin psikolojisindeki en önemli değişikliklerden bir diğeri kendi, çevresi, yaşam ve bir çok konu üzerine düşünmeye başlamasıdır. Ergen için bu soyut düşünme evresidir ki artık anlamsal ve felsefi bir sorgulamaya girdiğini söyleyebiliriz. Geleceğe yönelik planlar yapmak, hayal kurmak, ne istediğini bulmaya çalışmak ergen için önemlidir. Ergen psikolojisini etkileyen diğer önemli faktör sosyal hayattır. Önceleri aile bireyleri çocuk için önemli iken şimdi bunun yerini arkadaşlar ve akranlar almaya başlar. Bu ergen için dış dünyayı tanımaya başlamak ve ilgisinin evrilmesi demektir. Beğenilme, onaylanma, kabul görme, takdir edilme, popülerlik, yakın ilişki kurma ergen açısından birincil düzeyde önemli konulardır.

Ergen Ailesi Ne Yapabilir?

Ergenlik sürecine girecek veya girmiş olan ergen yakınları öncelikle bu sürecin önemli olduğunu ve eğer sağlıklı atlatılırsa geçeceğini bilmeliler. Yaşanan krizlerin çözümlenmesi ile ergen kişiliği için önemli oluşumlar gerçekleştirir. Bu süreçte ergen ailesinden uzaklaşmaya, arkadaşlarıyla vakit geçirmeye ve bazen de yalnız kalmaya ihtiyaç duyar. Bu durum oldukça normal ve gereklidir. Değişimi fark eden ailenin ergene birey olarak anlayışla yaklaşması gerekir. Ergen ve aile bireyleri arasında sınır kavramına dikkat edilmeli, kişisel alanlara saygı duyulmalıdır.
Ergenin gerek kendini algılama biçiminde, gerek aile, okul ve sosyal yaşamında sorun yaşaması muhtemeldir. Ailenin iyi gözlemci olması önemlidir. İyi kurulan iletişim ile ergen kişi sorunlarını paylaşabilir ancak bazı durumlarda bunu yapmak istemeyebilir. Aile yeterince destek olduğunu düşünüyor ancak değişimin olmadığını fark ediyorsa ve ergen için endişe duyuyorsa psikolojik destek almaktan çekinmemelidir. Çünkü bu süreçte yaşanan krizlerin nasıl geçtiği ergenin kişilik yapısını oluşturacak önemli etmenlerdir.

Dikkat Eksikliği – Hiperaktivite Bozukluğu

3 sene önce · ·Dikkat Eksikliği – Hiperaktivite Bozukluğu için yorumlar kapalı

Dikkat Eksikliği – Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat eksikliği – Hiperaktivite Bozukluğu, dürtüsellik, dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik olarak belirtiler göstermektedir. Dikkat eksikliği, kişinin dikkat yoğunluğunun yaşıtlarına kıyasla daha düşük bir düzeyde olmasıdır. Dikkat eksikliğinde sorun dikkat etmemek değildir. Sorun aslında dikkati tam olarak bir noktaya odaklayamamak ve aynı anda tüm uyarılara odaklamaktır. DEHB’nin yaklaşık yaygınlık oranı çocuklarda %8, ergenlerde %6 yetişkinlerde ise %4 olarak bilinmektedir. Özellikle çocuk ve ergen öğrencilerde çok sık olarak görülmektedir. Sanıldığının aksine DEHB ailenin davranış şekli yüzünden meydana gelmez, ailenin davranışı sadece DEHB’nin artış veya azlışına etki edebilir. DEHB, öğrencilerin gerek eğitim hayatını gerekse okul içi davranışlarını çoğu zaman negatif bir şekilde etkilemektedir. Bu nedenle hem öğrenciler hem aileler hem de öğretmenler bu durum ile alakalı desteğe ihtiyaç duyabilmektedirler.

Dikkat Eksikliği – Hiperaktivite Belirtileri

DEHB’nin erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir. Çocukluk döneminde zaten var olan DEHB, okula başlamayla birlikte çok daha fazla ortaya çıkmaktadır. Genelde DEHB’li çocuklar okul öncesi dönemlerinde kolay bıkan ve sıkılan yapıya sahiptir. Söz konusu oyun/oyuncak gibi şeyler bile olsa bir süre ilgilendikten sonra sıkılıp bırakırlar, hatta bazen oyuncaklarını atıp parçaladıklarını bile görebiliriz. Okul hayatının başlamasıyla eğitim öğretime olan ilgisizlikleri ön plana çıkar. Örnek verecek olursak, ödev yapamadıklarını, masa başında oturamadıklarını çok net bir şekilde gözlemleyebiliriz. Olur da ödev yapmaya otururlarsa bile aileleriyle birlikte oturmak ve ancak onlar yardım ederse ödevlerini yapmak istediklerini söylerler. Bu süreçte de yine su içmek, tuvalete gitmek gibi bahanelerle sürekli yerlerinden kalktıklarını gözlemleyebiliriz. Bu çocukların, dersleri hiç takip etmedikleri görülmektedir ve bununla kalmayıp çoğu zaman arkadaşlarının da dikkatini dağıtarak onların da ders dinlemesine engel olur ve sınıfın huzurunu bozarlar. Genel olarak, roman, masal, hikaye gibi kitaplar okumaktan haz etmezler. Öte yandan, bu durumda çocuklar kendilerine gerek aile içi gerek ise okul hayatlarında sorumluluk verilmesinden hiç hoşlanmazlar, kendilerine söylenilen şeyleri hiç duymuyormuş gibi gözükebilirler ve hatta bazen 3-4. söyleyişte karşılık verirler. Dahası, 5-10 dakika bile olsa ders çalışamayan bu çocuklar saatlerce televizyon ve bilgisayar başında oturabilirler. Bu olay, DEHB yaşayan çocuğun, kargaşa, ses, gürültü içeren ortamlarda odaklanmasının yani kendisini vermesinin daha zor olmasıyla ve çocuğun sessiz sakin ortamlarda çok daha fazla ilgisini çeken bir konuya yoğunlaşmak istemesiyle ilişkilendirilebilir.

DEHB’nin erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir. Yaş ilerledikçe DEHB sıklığının oldukça azaldığı gözlemlenmektedir hatta genellikle yaş ilerlemesiyle birlikte tamamen ortadan kalkmaktadır. Yine de çocukluk ve ergenlik dönemlerinde, bu bozukluk kalıcı olacak şekilde hasarlara sebep olabilmektedir dolayısıyla herhangi bir sorun yaşanmadan önce, erkenden teşhis edilip konuyla alakalı destek alınmalıdır. Nadir olarak DEHB erişkinlerde de devam etmektedir, bu durumda kişide çocukluktakine benzer belirtiler gözlemlenmeye devam etmektedir. Sonuç olarak bu kişiler çocukken aldıkları hasarı taşımaya devam etmektedirler ve tedavisi uygulanmadığı sürece bu durum kişiye fazlasıyla rahatsızlık vermiş olacaktır.

Okul Fobisi

3 sene önce · ·Okul Fobisi için yorumlar kapalı

Okul Fobisi

Okulların açılması ile beraber çocuklarda birtakım kaygılar ve korkular tetiklenmesine sebep
olmuştur. Bunların başında okul fobisi gelmektedir. Okul fobisine eşlikli performans kaygısı
bozukluğu, sınav kaygısı, sosyal kaygı bozukluğu okullarda en çok görülen problemler arasındadır.
Okul fobisi bir travmatik sürece dayalı olarak oluşabileceği gibi çocuğun fobiye yatkınlığı sebebi ile de
oluşabilir. Aileden kaynaklı bazı tutumlar da çocuğun okul fobisini arttırma payı olabilir.

Okul Fobisi Çocukların Hayatındaki Yeri Nedir?

Okul fobisinin diğer fobi türlerinden farkı yoktur. Okul fobisi olan bir çocuğun okula gitme
zorunluluğu adete köpek fobisi olan birinin pet-shop’ta çalışmasına benzemektedir. Yapmak
zorundadır, o durum içinde olmak kendisine yoğun kaygı yaratmaktadır.
Okul fobisi olan çocuklar akademik anlamda potansiyelin altında performans gösterebilirler. Ders
başarı düşüklüğü, arkadaş kurmada zorluk, yalnızlık, içine kapanıklık okul fobisinin sonuçları
arasındadır. Buna bağlı olarak gelişen sosyal medya bağımlılığı, oyun bağımlılığı okul fobisinin açtığı
sorunlar arasındadır.

Okul Fobisi Olan Çocuğun Ailesi Nasıl Davranmalıdır?

En başta süreci kabul etmek ve çözüm arayışı içine girmek başta gelmektedir. Aile problemi
reddediyor, çocuğun içinde bulunduğu ruhsal dünyayı görmüyor, duygularına kayıtsız kalıyorsa okul
fobisi büyüme eğilimine girebilir. Okul fobisi olan çocuklar çoğu zaman okuldan kaçınma eğilimi
gösterirler. Ailelere düşen ilk görev bu kaçınmaları engellemek üzerine olmalıdır. Çocuklar okuldan
kaçındıkça kendi içlerinde bir döngüye girerler. Okuldan kaçınıp eve geldiğinde kendilerini daha
konforlu bir alan beklemektedir. Bu konforlu alan onlara ikincil kazanç sağlar. Ailenin evvela bu ikincil
kazancı kesmesi gerekmektedir.
Peki öyleyse bu ikincil kazanç ne demektir? Aile okuldan kaçınan çocuğa eve geldiğinde hizmet
ediyor, tableti, telefonu oynamasına rahatça izin veriyorsa bu ikincil kazancı oluşturur. Yani bir başka
deyişle davranış ödüllendirilir. Çocuğun okuldan kaçınması kendisine yarar sağlamaya başlamaktadır.

Okul Fobisine Psikologlar Nasıl Yaklaşmaktadır?

Öncelikle çocuk ve ergen psikolojik danışmanlığı nasıl başlar bundan bahsetmek gerekmektedir.
Çocuk ve ergen psikolojik danışmanlığı eğer ergenliğe yakın bir çocuk ise önce çocukla başlar. Eğer
Oyun terapisi sürecine alınacak bir çocuk ise önce aile ile başlar. Bu iki ayrım çok önemlidir. Okul
fobisi sadece akademik anlamda üst sınıflarda olan çocuklarda gözlemlenmez. Aynı zamanda oyun
terapisi sürecine girecek çocuklarda da gözlemlenir. Örneğin 1 Sınıfa başlayacak bir çocuk ailenin
belli başlı yanlış tutumları sebebi ile akademik anlamda yoğun kaygı yaşayabilir. Bu kendisine okul
fobisi olarak geri dönebilir.
Okul fobisi olan çocuklar ile çalışmadan önce gerekli testler uygulanmaktadır. Eşlik eden farklı
durumlar varsa onlara bakılır. Eğer kaygı seviyesi çocuğun psikolojik danışmanlık sırasında kendini
sakinleştirmesini engelliyorsa bir psikiyatr hekim tarafından süreç yürütülebilir.
Okul fobisi ile en çok Bilişsel Davranışçı Yöntem ile yaklaşılır. Bu yöntem ile düşünce duygu
davranış boyutuna müdahale edilmektedir. Çocuğun durum ile alakalı işlevsiz düşüncesi keşfedilir.
Bunun üzerine çalışılır. Psikologlar bunun için maruz bırakma, davranış deneyleri, düşünce durma gibi
yöntemler kullanmaktadırlar.

WhatsApp